
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve DEHB Arasındaki İlişki
DEHB, TSSB'ye "neden olamaz" ancak çocukluk travması DEHB'yi tetikleyebilir. Çakışan semptomlar ve karmaşık kökler nedeniyle, ikisi arasında ayrım yapmak zor ve nüanslı olabilir.
Ruh sağlığı uzmanlarının semptomları yanlış düşünmesi, kaygı veya ruh hali bozukluğu belirtilerini DEHB ile karıştırması veya tam tersine bir öğrenme güçlüğü veya otizm spektrum bozukluğunu DEHB olarak yanlış teşhis etmesi nadir değildir. Biz bunlara "ayırıcı tanı" diyoruz. İşleri daha da karmaşık hale getirmek için, DEHB hemen hemen her bozuklukla birlikte de bulunabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), klinisyenlerin DEHB ile birlikte tanıyıp tedavi etmesi için en zor birlikte görülen veya ayırıcı tanı olabilir. Deneyimli profesyoneller, iki durum arasındaki farkları ve örtüşmeleri çözmekte zorlanırlar. Her ikisi hakkındaki yanlış anlamalar bu karışıklığı daha da büyütür.
DEHB ve TSSB'yi veya her ikisinin bir kombinasyonunu çözerken, bir uzman vakaya ipucu olmayan bir dedektif gibi yaklaşmalı ve her olasılığa açık olmalıdır. Doktorunuz sizinle ilgili başka neler olabileceği konusunda meraktan yoksun görünüyorsa, ikinci bir görüş almak her zaman akıllıca olacaktır.
TSSB ve DEHB Belirtileri: Farklılıklar ve Benzerlikler
DEHB nörolojik ve gelişimsel bir bozukluktur. DEHB'li çocukların beyinlerinde duygular, öz farkındalık ve dürtüsellikle ilgilenen daha az gelişmiş, daha küçük ve daha az aktif bölgeler vardır. Bu, yaşamın birçok görevinde önemli işlevsel bozukluğa neden olur: öğrenme, çalışma, karar alma, organize olma ve başkalarıyla ilişki kurma. Beyin temelli bir bozukluk olan DEHB, genellikle doğumdan itibaren mevcuttur, ancak semptomları çocukluğun ilerleyen dönemlerine kadar ortaya çıkmayabilir. Bazen semptomlar başlangıçtan itibaren mevcut olmasına rağmen, yaşamın çok daha ileri dönemlerine kadar fark edilmez.
TSSB, bir çocuğun veya yetişkinin çevresindeki beyinde değişikliklere neden olan travmatik bir olaydan veya bir dizi olaydan kaynaklanır. Travma olayları, bir kişinin stresli olayları ve endişeleri işleme biçiminde fizyolojik, bilişsel ve duygusal değişikliklere yol açar. Kişide kronik olarak güvensiz hissetmeye neden olurlar, bu da normalden daha fazla miktarda stres hormonu kortizol salgılamasına neden olur. Beynin amigdala adı verilen savaş/kaç tepkisi veren kısmına kolayca ve sıklıkla tepki verirler; kendi güvenlikleriyle o kadar meşgul olurlar ki günlük hayata dikkat edemezler.
Farklı kökenlerine rağmen, TSSB'nin sunumu DEHB'ye benzer görünebilir ve her ikisi de kolayca diğeriyle karıştırılabilir. Her ikisi de dikkatsizlik, zayıf dürtü kontrolü, odaklanma eksikliği, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, dürtüsellik, sinirlilik, zayıf hafıza ve konsantrasyon, anksiyete, duyusal uyaranlara karşı hassasiyet, ruh hali bozukluğu, düşük öz saygı ve kendi kendine ilaç alma eğilimi semptomları gösterir. Sunum, çocuklar yetişkin olduklarında değişebilir, ancak her iki durumun da tamamen ortadan kalkması olası değildir ve her ikisinin de semptomları, yetişkin yeni, stresli durumlarla karşılaştıkça sabit kalabilir veya hatta artabilir. Bu, birçok travma mağdurunun çocukluktan sonra DEHB'ye benzeyen semptomlarla mücadele etmesine ve bunun tam tersine neden olur.
Önce Hangisi Gelir: DEHB mi, TSSB mi?
Şu anda, DEHB ve TSSB'nin örtüşmesiyle ilgili araştırmalar asgari düzeydedir. Ancak, TSSB'nin özellikle çocuklarda DEHB'ye "neden olabileceğini" tahmin edebiliriz. Travma geçirdikten sonra, bir kişi erken gelişiminde DEHB mevcut olmasa bile, sonunda DEHB kriterlerini karşılayabilir. Bunun nedeni, TSSB'nin büyüyen bir beynin gelişimini yeniden düzenlemesi ve etkilemesi, duygusal düzenleme, dürtü kontrolü ve öz farkındalıkla ilgilenen alanların büyümesini engellemesidir. DEHB de bu şekilde gelişir ancak farklı nedenlerle. Aradaki fark, bu etkinin nedeninde veya etiyoloji olarak adlandırılan şeyde yatmaktadır.
DEHB, TSSB'ye "neden olamaz", ancak DEHB'li kişiler yüksek riskli davranışlara, ilişkisel sorunlara ve kendi kendine ilaç alma gibi olumsuz alışkanlıklara daha yatkındır ve bu da onları travmatik olaylara karşı daha savunmasız hale getirir. Ek olarak, DEHB'li çocukların yönetimi zor olabilir ve bu da bir bakıcıdan istismara uğrama risklerini artırır. Ancak bu örnekler, bozukluğun dolaylı sosyal etkileridir, travmanın beyin işlevi üzerindeki doğrudan, fiziksel etkisi değildir.
Bu iki durumun farklılıklarını ve örtüşmelerini ortaya çıkarmak kafa karıştırıcıdır, ancak bunların birlikte ortaya çıktığını biliyoruz. Birlikte ortaya çıktıklarında, her biri diğerinin etkisini kötüleştirir. DEHB'li kişiler genellikle DEHB'li olmayan akranlarına göre daha az dirençlidir ve bozulmaya daha yatkındır, bu nedenle travmayla karşılaştıklarında, en kötü etkilerine karşı daha savunmasız olabilirler. En etkili tedaviyi sağlamak için, DEHB ile gelen danışanların psikososyal değerlendirmesinde travma ve ilgili bozukluklar için bir değerlendirme esastır.
İlaçların Rolü Nedir?
DEHB için, uyarıcılar, davranışsal ve bilişsel terapi ile birleştirildiğinde semptomlarla mücadelede en etkili olduğu kanıtlanmıştır. Ancak TSSB için psikoterapi genellikle en etkili olanıdır. İlaç kullanıldığında, genellikle TSSB ile ilişkili ruh hali bozukluğu semptomlarına yardımcı olmak için reçete edilir, bu da DEHB'li bir kişi için hiçbir işe yaramaz. Ancak, TSSB'li bir kişide DEHB yoksa ve uyarıcı ilaç reçete edilirse, onu daha kaygılı ve aşırı uyanık hale getirmesi muhtemeldir.
TSSB ve DEHB Belirtilerinin Tedavisi
Ya her iki durum da mevcutsa? Bu kadar farklı tedavi planları aynı danışanda nasıl bir araya getirilebilir? Bunu dört ayaklı bir masa gibi düşünün. Tüm ayaklar aynı anda yere değmeli, aksi takdirde masa devrilir. Tedavide, tüm sorunları ilaç ve psikoterapi ile aynı anda ele almalıyız, aksi takdirde danışanımız iyileşmeyebilir, daha da kötüleşebilir.
Denklemin DEHB tarafını tedavi etmek, danışanın travma tedavisinde daha aktif olmasını ve daha fazla hazır bulunmasını sağlar. Rutinler oluşturmak ve zayıflıkları azaltmak için davranışsal terapi kullanmak her iki bozukluğu da iyileştirir. DEHB'yi tedavi etmek ayrıca TTSB ile ilişkili uyku zorluklarını da azaltabilir. Her iki bozukluğu değerlendirmek ve tedavi etmek, bu yaşamı değiştiren teşhisleri yönetmenin en etkili yaklaşımıdır.