Panik ataklar şiddetli anksiyete veya korku atakları olup eşlik eden hızlı kalp atışları ve boğulma hissi gibi belirtiler ile ortaya çıkabilir. Artan kan basıncı, kollarda ve bacaklarda titreme, sıcak basması hissi, terleme, uyuşma, karıncalanma, baş dönmesi, bayılacakmış hissi, dengesizlik gibi semptomlar da gözlenmektedir. Panik ataklar ortalama 5 ila 30 dakika arasında sürer. Nadiren bazen bir saat kadar da sürebilir.

İçinde bulunduğumuz koşullar panik atakların görülme sıklığını her yıl katlanarak arttırıyor. Özellikle büyük şehirlerde daha fazla rastladığımız bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Panik atakları "mega şehir hastalığı" olarak ve çoğu zaman artan kaygı seviyesinin, mega kentin mükemmeliyetçi insan algısının baskısı olarak kabul ediyoruz.

Panik atakların genellikle bir nedeni yoktur. Aniden ortaya çıkar ve herhangi bir dış neden olmadan veya küçük faktörlerin etkisi altında giderek şiddetlenebilir. Panik ataklar bazen bir depresyona eşlik edebilir bazen de tekrarlanan veya şiddetli stres sonrasında ortaya çıkabilir.

Panik atak veya depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıkların sıradan bir kişi tarafından teşhis edilmesi zordur. Özellikle de insanın kendi kendine böyle bir teşhis koyması hiç doğru değildir ve kişinin yaşadığı kaygı bozukluklarını daha da arttırabilir. Panik atak hastaları yaşadıkları bedensel belirtiler nedeniyle genellikle önceleri acil polikliniğine, dahiliye ve kardiyoloji polikliniğine başvururlar. Aslında bu gibi belirtilerin varlığında acilen psikiyatri uzmanı bir doktorla yani bir psikiyatrist ile iletişime geçilmesi gerekmektedir.

Peki "ne yapmalı?". Dünyada henüz kimsenin panik ataktan ölmemiş olması, bu rahatsızlıktan şikayetçi olanlar için pek teselli değildir. Panik atakların hoş olmayan bir durum olduğunu söylemek yetersiz kalır! Bunlar dayanılması çok zor duyumlardır ve en şiddetli ataklar hastanın bazen gerçek bir ölüme yaklaşma hissi gibi rahatsızlık verici ve travmatik sonuçlar doğurabilir. En kötüsü ve önemlisi de kendisine ne olduğunu ve bunu nasıl durduracağını bilememek olsa gerek.

Panik ataklar hastanın yaşam kalitesini belirgin bir şekilde düşürür ve hasta gelişebilecek bir sonraki atakla ilgili kaygılı bir beklentiye girer. Bu yüzden sosyal aktiviteleri etkilenir hatta bazen kişiyi günlük işlerini yapmaktan bile aciz hale getirebilir.

Panik ataklarının tedavisinde ilaç tedavileri ve psikoterapiler kullanılır. İlaç tedavisi olarak antidepresanlar ile şiddetli ve sık atak geçirenlerde tedavinin başında kısa bir süreliğine sakinleştirici olarak da bilinen benzodiazepinler kullanılır. Antidepresanlar sadece semptomları rahatlatmakla kalmaz, aynı zamanda kişide depresyon varsa onu da tedavi eder. Antidepresanların etkileri genellikle 2-3 hafta sonra ortaya çıkar. Antideprasanlarla tedavi süresi en az 6 ila 12 ay sürer. Bazen de birkaç yıla kadar uzayabilmektedir.

ANCAK PANİK ATAKLARI TAMAMEN TEDAVİ ETMENİN İLAÇLAR DIŞINDA BAŞKA BİR YOLU DAHA VAR! O DA PSİKOTERAPİ.

Modern dünyada birçok farklı psikoterapi türü vardır. Ancak tekrarlayan panik ataklarla seyreden Panik Bozukluk tedavisinde en etkili terapi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapidir (BDT).

Bilişsel Davranışçı Psikoterapide tekrarlayan panik atakların ortadan kalkması için hastaya önce bilişsel daha sonra davranışsal müdahaleler yapılır. Tedavi haftada 1-2 seans şeklinde ortalama 8 ila 12 seans gerektirebilir. Ancak kişide ek psikiyatrik hastalık olması durumunda bu süre daha da uzayabilir.

Panik atakları ve beklenti anksiyetesi de denen tekrar panik atak ortaya çıkma korkusunu ortadan kaldırdıktan sonra altta yatan nedenleri belirlemek son derece önemlidir. Bu gelecekte panik atakların tekrar ortaya çıkmasına engel olabilir. Bu durum kişinin ruh sağlığı ve daha kaliteli yaşamak için ortalama 3-4 aylık bir süre kendine yatırım yapmasını gerektirir. Böylece sadece panik ataklardan değil aynı zamanda depresyondan da kurtulabilir, birçok kişisel sorununu çözebilir ve daha kaliteli bir hayat yaşamaya başlayabilir.